BU İŞTE BİR YALNIZLIK VAR

By  |  0 Comments

Bu İşte Bir Yalnızlık Var poster

17 ARALIK SALI akşamı, kız kıza organize edilmiş harika bir sinema davetine katıldım, sinema salonunda sadece 3 erkek vardı; “Bu İşte Bir Yalnızlık Var” filminin başrol oyuncusu Engin Altan Düzyatan, filmin yönetmeni Ketche ve her şeyi başlatan, aynı adlı romanın yazarı Tuna Kiremitçi.  Bellini ve çilekler eşliğinde koltuğumuza kurulduk, kalbi kırık bir aşk hikayesini ara vermeden 122 dakikada izledik.

Editör : Oylum Yüksel

bu-iste-bir-yalnizlik-var-1Filmin yani romanın konusu, boşanmış bir baba olan Mehmet (Engin Altan Düzyatan) ile bir kavga sonrası kocası aniden evi terkeden Ayşe’nin (Özgü Namal) imkansız aşkı. Mehmet geçimini gitar dersi vererek sağlayan eski rockçılardan. Her hafta bir gün kızı Ezgi’yi almak için eski eşine ve onun yeni kocasına katlanmak zorunda. Ayşe ise zamanında ilk aşkı ile evlenmiş, artık neden evli olduğunu bile unutmuş, kocasının sevgisinden uzak kalmış bir kadın. Mehmet ve Ayşe komşular, çok kanka olmasalar da ailece görüşmüşlükleri var. Ayşe’nin kocası ortadan kaybolunca Mehmet’in yardım etmesi icap ediyor, sonrasında bol müzikli, İstanbul’lu, İzmir’li bir serüven başlıyor.

Filmin bir roman uyarlaması olduğu hemen kendini belli ediyor. Adam akıllı, oturmuş karakterler var filmde, kimin niye hikayede olduğu, ne olduğu belli. Olayların akışı, tutarlılığı da roman uyarlamasından miras. Keşke daha çok İstanbul’da geçen roman yazılsa, hepsinin filmi çekilse. Filmde karakterle birlikte harika bir İstanbul turu attık, birazcık da İzmir. Ne çok özlemişim Heybeliada’yı, Halkipalas’ta kaldığımız o muhabbeti bitmek bilmez ada gecesini. İstanbul ve İzmir’i alelade bir filmde görmek başka, bir de daha ilk karesinde reklam yönetmeni olduğunu belli eden Ketche’nin gözünden izlemek başka.  Estetik ve görsellik konusunda takık bir insan olarak bana göre reklam kökenli yönetmenlerin en pozitif tarafı, filmdeki oyuncu, mekan, dekorasyon, konu gibi her detayı bir ürün gibi değerlendirmesi ve en iyi tarafıyla perdeye yansıtması.  Bazı sahneler öyle güzel ki Galata Kulesi’nin ya da şehir hatları vapur işletmeleri reklam filmi çektirmiş sanırsınız. Filmi izlerken birden yalnız yaşayasınız, cafe açasınız, beste yapasınız ya da balık ekmek yiyesiniz de gelebilir, bu inişli çıkışlı duygulardan da hep yönetmen Ketche  sorumlu.

bu-iste-bir-yalnizlik-var-fragman1

Televizyon ve dizilere uzak olduğumdan,  Engin Altan Düzyatan ve Özgü Namal’ın neden bu kadar popüler olduğunu pek anlayamayanlardandım. Bu filmde izleyince anladım, ikisi de çok yetenekli,  acayip doğal oyuncularmış. Film konusu gereği, her iki oyuncuyu da ağzının içinden çekiyor resmen, öyle her oyuncunun kaldırabileceği açılar da değil bunlar, her nefesleri, her mimikleri yansıyor perdeye. Buna rağmen her ikisi de çok doğaldı. İçimde kalmasın, Özgü Namal’ın bacakları da pek mükemmelmiş. Filmde hep kısa şort-etek giymiş diye söylenenler vardı, her Türk kızı kendi iç sesiyle bir konuşsun, o bacak kimde olsa kışın şortla, yazın şortsuz gezer.  Genel olarak filmdeki iki ana karakter o kadar melankolikti ki, bir şekilde komiklik yapan, daha yüksek sesle konuşan yan rollerin neredeyse hepsi biraz abartılı gibi geldi, o kadar da olsun.

Filmin şarkısını Harun Tekin yazıp bestelemiş. Mustafa Hakkında Herşey’den bu yana kendisine hayranımdır, “Bir Derdim Var” gibi bu şarkı da bir Altın Portakal kazandırır mı bilmem ama oldukça başarılıydı. Klibi izlemek isterseniz burada

Kız kıza uzun zamandır film seyretmiyordum, film bittiği an sadece kız kızayken ortaya çıkabilecek o harikulade film kritiği ortamında kendimi buldum. Nitekim hepimiz İzmir’deki kızın ayakkabılarından ve  çamaşırından şikayetçiydik ve filmin sonundaki öpüşme sahnesinin yeterince hisli olmadığı konusunda hemfikirdik. Kızlar hep daha fazlasını, daha iyisini ister! Hiç görmediğiniz detayları görürler, bunu unutmayın beyler. Bir de Vodafone ürün yerleştirmeleri baya olmamış. Biz filmi ara ve reklamsız izlediğimiz için, Vodafone sahnelerini o reklamlara saydım, sinirim çabuk geçti 🙂

Filmle ilgili internette yayınlanan olumsuz yorumlar gördüm ve bunu çok tuhaf buldum. Hiçbir zaman bir filme gittiğimde hayatımı değiştirmesini, beni duygu karmaşasına sürüklemesini veya en basitinden ödediğim bilet ücretini karşılamasını beklemiyorum. Zaten izlediğim her 1000 filmden sadece 1 tanesini çok beğeniyorum, geri kalan 999 ile iyi vakit geçirmeye çalışıyorum. Herkes için bu böyle olmalı bence. İstanbul’da tanıdığımız sokaklarda geçen bir aşk hikayesi izlemek isterseniz bu filme gidin, keyifle de seyredin. Ortalama Hollywood filmlerinden çok daha iyi bir film.

Bu-İşte-Bir-Yalnızlık-Var-14

Filmin sonunda Engin Altan Düzyatan ve Ketche ile biraz sohbet ettim. Son  zamanlarda erkekler hayatının aşkını bulma ve onun peşinden koşma konusunda biraz daha geri plandalar. Film bu açıdan şehirli erkeklere fazlasıyla umut verici. Her ikisi de Mehmet karakteri gibi 30’lu yaşlarda ve bekâr olan bu iki isme filminin en çok hangi yönünden etkilendiklerini sordum. Her ikisi de Mehmet karakterini ilham verici, hayatının aşkını bulma konusunda gaza getirici bulmuş. Mehmet karakterinin naifliği, kızına olan düşkünlüğü, günümüzde bulması zorlaşan dürüst ve düşünceli yanı onları çok etkilemiş. Bu arada filmin finali için çekilmiş iki alternatif son var, biz birini sinemada izlemiş olduk, alternatif sonu dvd’si çıktığında izleyebiliyor olacağız.

Bu sıralar hayatının aşkını bulma konusunda biraz tembelleşenler varsa ilham almak için, İstanbul ve İzmir’i özleyenler de hasret gidermek için bu filme gitmeli. Şimdiden iyi eğlenceler.

Related Images:

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *