BÜYÜLEYİCİ GÜZEL CHARLIZE THERON
7 Ağustos 1975 yılında Güney Afrika’nın Benoni şehrinde doğan büyüleyici güzelin yol inşaatı yapım firması sahibi babası Charles Theron Fransız, ev hanımı olan annesi Gerda ise Alman asıllıydı. Çocukluk yıllarının büyük bölümü ailesinin çalıştığı çiftlikte geçen oyuncu, 6 yaşında geldiğinde çiftlik sahibinin ve ailesinin de desteği ile bale dersleri almaya başladı. 8’i uluslararası, 20’si yerel Afrika dilleri olmak üzere 28 farklı dilde konuşabilen oyuncu, evlerine 45 dakika uzaklıktaki açıkhava sinemasına giderek, Amerikan filmlerini defalarca seyrediyordu. Satın aldığı filmlerdeki replikleri aksanları ile ezbere bilen oyuncu, hem dil öğrenmedeki eğilimini hem de oyunculuğa olan yakınlığını o yaşlardan belli ediyordu.
Editör : Uğur Kıral
Bale eğitimi, profesyonel bir eğitim amacı ile Johannesburg’a davet edilmesine ve aynı zamanda School for The Performing Arts‘a girmesine fırsat oldu. Okulda aldığı bale ve drama dersleri ile The Swan Lake (Kuğu Gölü) ve Nutcracker (Fındıkkıran) gibi gösterilerde sahne almaya başladı. 15 yaşına geldiğinde annesi Gerda bir tartışma sırasında babası Charles’ı bir silahla vurdu ve Charles hayatını kaybetti. Ancak annesi kendini savunduğu gerekçesi ile ceza almadı ve eşinden kalan inşaat firmasının başına geçti. Babasının ölümü üzerine Benoni’ye dönmeyi hiç düşünmeyen oyuncu, 16 yaşına geldiğinde bir modellik yarışmasını kazanıp İtalya’ya gitti ve bir model ajansi ile kontrat imzalayarak bir çok dergiye kapak oldu. 1992 yılında bir Amerikan dergisi için modellik yapmak üzere gittiği New York’ta Joffrey Ballet‘e yazıldı. Hem bale hem de modelliğe eş zamanlı devam eden Charlize Theron, bir süre sonra dizini inciterek profesyonel olamadan baleyi tamamen bıraktı.
1994 yılında ünlü oyuncuların menajeri John Crosby tarafından bir banka güvenliği ile sert bir tartışma içindeyken keşfedildi. Charlize’in kariyeri, o gün kartvizitini aldığı menajer Crosby’i daha sonra geri araması ile başlamış oldu.
Küçüklük aşkı Tom Hanks’in de rol aldığı ve Helga Svelgen karakterini canlandırdığı “2 Days in The Valley” filminde, hemen arkasından ise Tina Powers karakterini canlandırdığı “That Thing You Do” filmi ile sinema yolculuğuna başladı. 1997 yılında, Pearl Harbor filmi için gelen teklifi reddettiren Mary Ann Lomax karakterine hayat verdiği “The Devil’s Advocate” filminde Keanu Reeves ile rol aldıktan sonra adını herkese duyurdu. 1999 yılında “Astronaut’s Wife”, 2000 yılında “Men of Honor”, 2001 yılında “Sweet November” gibi önemli yapımlarda rol aldı. 2003 yılında Aileen Wuornos karakterini aldığı kilolarla ve yapılan plastik makyajla destekleyen oyuncu “Monster” filmi ile Bafta Ödüllerinde En iyi Kadın Oyuncu dalında aday olurken, En iyi Aktris Oscar Ödülü ve En İyi Kadın Oyuncu Altın Küre Ödülü ve Antalya Altın Portakal En İyi Kadın Oyuncu ödülünün sahibi oldu. 2004 Yılında “The Life and Death of Peter Sellers” ile Emmy ve Altın Küre Ödülüne aday gösterilirken, 2005 yılında Josey Aimes rolü ile Bafta ve En İyi Kadın Oyuncu dalında Oscar Ödülüne aday gösterildi. Yakın geçmişte, 2008 yılında Mary rolü ile “Hancock”, 2011 yılında Mavis Gary rolü ile “Young Adult”, 2012 yılında ise Evil Kraliçe Ravenna rolü ile “Snow White and The Huntsman” ve Meredith Vickers rolü ile “Prometheus” filmi ile karşımıza çıkan oyuncu; 2011 yılında evlat edindiği Jackson Theron ile birlikte yaşadığı hayata, The Hollywood Reporter’ın yaptığı araştırmada, film başına aldığı minimum 10 milyon dolar ücret ile, en çok kazanan oyuncular listesinde 6. sırada yer alarak devam ediyor.
Akademi Ödülleri’nde kısacık sarı saçları ve beyaz Christian Dior Haute Couture elbisesi ile katılarak güzelliği ile herkesi yeniden büyüleyen oyuncu, bütün “Adam”ların kalbinde yatan duru, naif, alçak gönüllü bir aktris, profesyonel dansçı, eski model olmayı hak ediyor.
