MARK RONSON IN DA HOUSE!

By  |  0 Comments

 

Hitlerini birbiri ardına sıralarken Amy Winehouse’a akıl hocalığı yapan, müziği kadar görsel yapısıyla da kalbimizi fetheden ünlü müzisyen son olarak nevrotik olduğunu da itiraf ederek bu ayın Adam’ı oldu. Kimi müzik yazarı tarafından Stevie Wonder’ı çok dinleyip Motown müzisiyenlerini taklit ettiği suçlaması getiirlse de o yeni akım pop dünyasını elinde tutan bir hit makinesi. Bugüne kadar en büyük çıkışını Bruno Mars’lı Uptown Funk ile yapsa da Amy Winehouse, Adele, Paul McCartney, Lily Allen, Duran DUran gibi isimlerle kayıt yapmış bambaşka biri.

KASIM_kapak-01

Yazı Oben Budak

Fotoğraflar Sony Music

Aynı zamanda azılı bir rocker babaya sahip. Öyle siyah baskılı tişörtunu üzerine geçirip, saçlarının kalan 20 telini atkuyruğu olarak arkasından bağlayanları kast etmiyorum. Aslında daha çok Dünya rock tarihinde atılan önemli adımlarda katkısı bulunan efsanevi Mick Ronson mevzubahis. İngiliz gitarist, şarkı yazarı, multi- instrünmanist, aranjör ve prodüktör. O hayattayken iki albüm yapabilmiş olsa da David Bowie’nin Ziggy Stardust efsanesine katkıda bulunması bile saygı görebilmesine yeter. Babanın rock ‘n’ roll tavırları kız kardeş Samatha Ronson’a geçmiş, diğer tüm yetenekler ise Mark Ronson’a hediye edilmiş neredeyse.

mark3

90’lı yıllarını partilerine Puff Daddy, Jay-Z gibi müzik ikonlarının katıldığı önemli bir hip-hop DJ’i olarak geçiren Ronson, Puff Daddy’den bahşiş olarak 100 dolar aldığı günleri unutmuyor. İlk albümü “Here Comes the Fuzz” ile gereken ilgiyi çekemese de 2007 tarihli “Version” ile liste başarılarına, ödül törenlerine aşina biri haline geldi. Üçüncü albümü “Record Collection’ın ardından 2015 yazını “Uptown Funk” ile zirvede geçiren müzisyenin Adam in Town’a konuk olmasındaki neden ise tabi ki tarzı.

Müzik dünyasına adım attığı ilk günden beri üzerinde taşıdığı elegan tarzı bir türlü bozmadı. Siyah smokin giyince de pembe takım elbise içinde de aynı cool ifadeyi koruması en hoşumuza giden tarafı. Son dönemda Japon modacı Kyosuke Kunimoto’nun takım elbiselerine sarmış durumda olsa da Armani, Calvin Klein, Givenchy kendisini giydirebilmek için yarışan markalardan sadece birkaçı.

mark1

“24 yaşındaki hallerimi fotoğraflardan görüp şaşırıyorum, ayağımda Puma’lar Beastie Boys elemanları gibi dolanıyordum ortada” demesinden en azından gençliğinin jilet gibi geçmediğini anlıyor ve rahatlıyoruz. Bu güne kadar 900 milyondan fazla tıklanan ve 14 hafta Billboard listelerininin zirvesinde kalan şarkısı Uptown Funk’ın videosunda giydiği takım elbise ise vintage bir parçaymış. Eski şeylere olan ilgisini “Aynı müzik gibi, bir şey ne kadar eskiyse o kadar iyi gözüküyordur” diyerek özetleyen karizmatik adamın moda merakı onun Fendi’nin parfüm reklamlarında oynamasında kolaylık tanıdı.

mark2

Stili konusunda gerekli olan ilhama ulaşmak için müziğine uyguladığı yöntemlere benzer yollar izliyormuş. Sevdiği şeylerin kombinasyonunu alıp onu 60’ların soul havası, 90’ların hip-hop ya da 80’lerin post-punk akımıyla birleştirmekten hoşlandığını anlatan sanatçı, Alain Delon ve David Bowie’nin tarzlarına bayılıyor. “Herkesin düzgün bir tişort ve takım elbiseye ihtiyacı vardır” diyerek cool ve elegan gözükmenin birçok yolu olduğunun altını çizen Ronson’a göre üzerinize tam oturan şeyler giymenin harika gözükmeyle doğru orantısı olduğunu üstüne basa basa anlatıyor. Yani diyor ki, para kazanın ve üzerinize göre takımlar diktirin, bu hayatta şık olmak herkesin harcı değil.

Related Images:

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *