
SANATI ÇÖPE AT!
Yazı: Tansel Turna
“Street Art” yani sokak sanatı çağımızın en saygı duyulması gereken sanat akımlarından biri. Hala sanat mı değil mi diye tartışanları ciddiye bile almadan bir tarafa bırakacak olursak, bu deliler eserlerini sergilerde belirli müşterilerle paylaşmak yerine şehrin belli noktalarına yapıp herkesle paylaşıyorlar. Hem şehri açık hava sergisine çeviriyorlar hem de vatandaşa birebir ulaşabiliyorlar. Bu akımın dünyaca en bilinenlerinden bazilari Banksy, Shepard Fairey, JR, ROA, Ernest Zacharevic, Ella & Pitr vs..
Çoğunda protest bir duruş olsa da illa hepsi böyle olacak diye birşey de yok. Zaten öyle zorunlu duruşlar, belirli kalıplar olsa adına sanat denmez. Kimi dev portreleri şehrin koca duvarlarına yapıştırıyor, kimi dev ahtapotlar çiziyor, kimi olur olmadık yere yaptığı heykeli bırakıyor ya da sokakta yüzüne bakmadığımız materyalleri sanata çevirip gözümüzü şenlendiriyor. Burada önemli olan şehri ve insanları sanatla buluşturmak, koca koca çirkin duvarları sanata boyamak ve sanatı paylaşmak.
Peki bizde durum ne alemde? Kadıköy`deki street art festivali ve yapılan güzel çalışmalar dışında benim ilk aklıma gelen ve son zamanlarda beni en çok heyecanlandıran isim Efe `Rastarules` Işıldaksoy! Bu deli bana göre sokak sanatına yepyeni bir boyut kazandırıyor. Şehri kendi sergisi gibi kullanıyor, yaptığı tabloları çöpe atıyor! Bunu neden yaptığını ise şu şekilde açıklıyor “Sergim şehrin çeşitli semtlerinin çöplerine işlerimi bırakarak başlayacak ve isteyen çöpün önünden istediği işi alıp götürebilecek. Neden çöp? üzerinde bulunduğumuz dünyada milyonlarca yıldır yaşıyoruz ve geldiğimiz noktada her şey satılık. Yeterince para öderseniz her şeyi alabilirsiniz. Para vermeden alabileceğiniz şeyler ise sokağınızdaki çöp tenekesinin içerisinde. Sanatın değeri, uğruna ödenen para ile ölçülüyor ve sanat gitgide insandan kopuyor. Uğruna para ödensin diye yapılıyor resimler, bilet satılsın diye oynanıyor oyunlar, çekiliyor filmler. Ben resimlerimi neden mi çöpe atıyorum? Çünkü onlar satılık değil! Onlara para verip evinizin duvarına süs yapamazsınız ya da girişi paralı bir sergiye, belirli bir kesimin görmesi için asamazsınız… Çöpten farksızlar, çünkü onlar için hiç para ödenmedi!”
Bu adam sosyal medya hesaplarından eserlerini hangi gün, saat kaçta, nerede, hangi çöpe bırakacağını paylaşıyor ve kısa sürede o çöpün başında insanlar toplanıyor. Aralarında çöp çekiyorlar ve kısa çöpü çeken eseri alıp gidiyor. Ne bir kavga gürültü ne de ben önce geldim tartışması. Çöpe gelenlerin tek derdi o anı ve sanatı paylaşmak…
Sokak sanatçılarına ve özellikle Efe Işıldaksoy’a baktıkça, bir müzisyen/besteci olarak özgür üretimin önemini tekrar tekrar hatırlıyorum. Özgürce üretmek, satar mı, çalar mı kaygısı taşımamak…
ROCK ON!!
Dipnot: Sokak sanatıyla başlayıp sonra eserlerini sergilerde abartılı fiyatlara satan hıyarlar için en iyi adres, belgesel “Exit Through the Gift Shop”
https://www.instagram.com/rastarules/
https://twitter.com/rastarules
(Bu yazıya katkılarından dolayı Billur Yapıcı’ya cok teşekkür ederim)