DOĞA ÜSTÜ DOMİNİK MACERASI

By  |  0 Comments

Yazan ve derleyen Alexander Kokoskeriya

Maldivlerin tropik adası Dominik’e gitmek ayrı bir macera, orada yaşananlar ayrı bir hikaye… Akşamüstü bangır bangır müzikli plaj partilerinden sıkılıp, yönünüzü maceraya çevirdiyseniz, sizin için ideal bir rota olacak!

Survivor’ın ana sponsoru Lenovo’nun düzenlediği Dominik seyahati başlangıç noktası İstanbul’dan itibaren heyecan doluydu. Aktarmanın yapılacağı Madrid’e ulaştığımızda 6 saatlik bekleme süresini şehir merkezine giderek atlattık. Madrid Havaalanı şehir merkezine yakın olduğu için o kadar saat havalanında bekleyeceğimize şehre indik. Kısa Madrid turu sayesinde yeniden havaalanına döndüğümüzde 8 saatlik Dominik yolculuğuna hazır kıvama gelmiştik. Air Europa ile yapılan sorunsuz yolculuktan sonra Las Americas International Havaalanına indiğimiz zaman bir şeylerin değişik olduğunu anlıyorsunuz.  Asıl ulaşmak istediğimiz Samana şehri bulunduğumuz yerden 2,5 saatlik bir araba yolculuğu gerektiren bir uzaklıkta. Yola çıkıyoruz ama yollar sadece arabanın farı ve yıldızlar ile aydınlatıldığını fark ediyoruz. Sokak lambası olmayan bir adada olduğumuzu anlıyoruz, hatta hatırlıyoruz. Çevreyi izleyerek geçirmeyi planladığımız Samana’ya kadar olan yol haliyle bitmek bilmiyor. 

Sabah saat altıda başka bir ülkede olmanın heyecanı ile uyanıp perdeleri açıyoruz. Palmiyeler… Eşsiz, uçsuz bucaksız deniz manzarası…  Kaldığımız otel Wyndham Hotel Survivor’daki ödül yarışlarının yapıldığı kumsala yakın olduğu için gözümüzün biri de etrafı kesiyor tabi. Lenovo yetkilileri yarışmacılarla bir görüşme ayarlayabileceklerini söylüyorlar ama kaçak görüş daha heyecanlı tabii. İlk günün sabahında tropikal meyveler ağırlıklı bir kahvaltı yapıp El Limon şelalesine gitmek üzere yola çıkıyoruz. 20 dakikalık bir yolculuğun ardından tatlı bir köyde mola veriyoruz. Şelale maceramız da tam bu noktada başladı. İsterseniz ata binerek isterseniz yürüyerek gidebilirsiniz deniliyor ama şelale yolunun ata binmeden bir buçuk saatte alındığını öğrenince mecbur ata biniyoruz. Atlar genel olarak liderini takip eden hayvanlar olduğu için yarım saatlik zorlu bir yolculuk sonrasında kazasız belasız şelaleye inileceğimiz bölgeye geliyoruz. Atla başladığımız yolculuğa yürüyerek devam edecek olmak zorluyor tabi ama şelale uzaktan o kadar güzel gözüküyor ki bir an önce ulaşıp yüzmek istiyor insan…

Prev1 of 5Next

Related Images:

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *