PARİS – iSTANBUL MODA EKSPRESİ

By  |  0 Comments

rene 5

Paris’teydik ama hiç de moda dünyasıyla takılalım, partileyelim kafasında değil…

Ben Paris’te başlayan bir aşk hikayesini anlattığım yeni kitabımı yerinde kurgulamaya devam edeyim amacından başka bir şey düşlememiştim. En eğlenceli yolculukların yaşandığı Alexander Kokoskeriya da benimle beraberdi ama onun da amacı biraz dinlenmek…

Le Marais yakınlarında kiraladığımız evden  aşırı yoğun giden hava şartları yüzünden çıkamadığımız için ikimiz de hayallerimize kavuşmuştuk aslında. Gayet yararlı ama bir o kadar da sıradan giden günlerin birinde Facebook’a gelen bir mesaj olayı heyecanlandırdı. Mesajı atan topmodel René Grincourt’tu ve New York Moda Haftası’na gidip Ralph Lauren defilesine çıkmadan önce biraz ailesiyle takılmaya Paris’e geldiğini ve istersek bizi gezdirebileceğini söylüyordu. Normalde bu tip davetlere en önde atlayanlardan biri olmama rağmen, üçüncü kitabın bünyemde yarattığı stresten olsa gerek, eğlence kısmına pek yanaşmadım. René, benim gelmeyeceğimi öğrenince o zaman sizi ziyarete biz geliyoruz diyerek çok yakın bir moda fotoğrafçısı arkadaşını alıp kapımızı çaldı.

 

rene 2

Arkadaşı Nicolas Nikou Gerardin de moda fotoğrafçısı olunca konu genelde çekimlerden, mankenlerden ve onların tuhaf hayatları arasında döndü durdu. Nikou da René ile New York’a gidip orada çalışmalarına başlayacakmış. Bir yandna Nikou’nun portfolyosuna bakıyor bir yandan da fotoğraf hikayelerini dinlerken bir anda sıra kapağımızı süsleyen Taksim Meydanı’nda çekilen fotoğrafa gelince kalakaldım. René Grincourt AKM’nin önünde poz vermiş, tepesinde de Türk bayrağı sallanıyor. Normalde milliyetçilik kafasına kolay girmeyen ben bile yaz boyu o meydanda yaşananları, AKM’nin saçma nedenlerle yıkılma tehlikesinde olmasını düşününce çok heyecanlandım. Bu pozu kapak yapıp René Grincourt ile röportaj yapma fikri de o an doğaçlama olarak yükseldi.

rene 3

Seni biraz tanısak?

Adım René, 23 yaşındayım ve Paris’liyim.

 

Model endüstrisinin bir parçası olmayı ne zaman aklına koydun?

Öyle bir düşüncem yoktu aslında, menejerim Jon Viatgé keşfetti beni. Fakat şimdi mutluyum, bolca seyahat edip Dünya’yı turluyorum. 

 

İlk foto çekimini hatırlıyor musun?

Evet tabii, çünkü sonradan en yakın arkadaşım olan Nicolas Gerardin ile yapmıştım.

 

En iyi çekimin neydi peki?

Bir Alman markası olan Qui Fashion için yaptığımız çekim harikaydı. İstanbul’a geldiğimde Alexander’la Hürriyet için yaptığımız çekim de çok eğlenceliydi.

 

Bir modelin rutininde günlük neler var? Seçmelere ya da çekimlere gitmediğin günlerde neler yapıyorsun?

Genelde uyanır uyanmaz koşuya çıkarım. Sonrasında iyi bir kahvaltı ve sonrası GYM’e ait. Bunlar zorunluluklarım tabi. Ben aslında bir sanat okulu mezunuyum ve sanatın hemen her dalını çok seviyorum. Çizerek geçirdiğim zaman çok kıymetli.

 

rene 4

Favori tasarımcın hangisi?

Ralph Lauren’in tarihi boyunca yaptığı işleri çok beğeniyorum. Onun defilesinde yürümüş olmak benim için gurur verici. Giydiğim takım elbise inanılmazdı.

 

Gardırobundaki en cool parça hangisi?

Ben kurukafa ve korsanların bayraklarında kullandığı kemiklere bayılıyorum. Bu şekillerle ilgili birçok yüzüğüm var, hepsi çok önemli. 

 

Mankenlik için gezdiğin gördüğün ülkelerden hangisinde yaşamayı seçerdin?

New York kesinlikle.  Oranın yaşam stilini seviyorum. Ama Los Angeles de fena olmazdı, hava her zaman güneşli!

 

Her modelin bir kullanım tarihi var malesef, profesyonel hayattan uzaklaşınca ne yapmayı düşünüyorsun?

Tasarım okuduğum için çok sorun olmaz sanırım, grafik dizaynı üzerine çalışmaktan büyük keyif alırım.

 

 

rene

Related Images:

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *