MADE IN ISTANBUL : NİYAZİ ERDOĞAN
Röportaj: Alexander Kokoskeriya
Alexander: Yaratıcısı olduğun Niyazi Erdoğan markası nasıl doğdu?
Niyazi: Mimarlık eğitimimin ve profesyonel hayatımın ardından 2003 yılında İHKİB’in düzenlediği Genç Moda Tasarımcıları yarışması ile tekstil sektörüne geçiş yaptım. Bir çok ihracat firmasının bünyesinde deneyim kazandıktan sonra 2006 yılında kendi tasarım ofisimi kurdum ve iç piyasa markalarına ve ihracat firmalarına koleksiyon tasarımı ve danışmanlığı hizmeti vermeye başladım. Markalar üzeirne epey bir deneyim kazandıktan sonra 2009 yılında kendi erkek imza markamı kurmaya karar verdim. Bu kararımda yıllardım hem defilelerimin hem de koleksiyonlarımın sanat yönetmenliğini yapan kadim dostum Barış Çakmakçı’nın etkisi ve emeği çok büyüktür. 2009 yılında Taşkışla’nın bahçesinde yapılan ikinci İstanbul Moda Haftası sırasında bana şu soruyu sormuştu “E bunca yıldır sektördesin, sen ne zaman kendi isminle bir koleksiyon hazırlayacaksın?” Markanın tohumları o gün atılmıştı ve hiç tereddüt etmeden ben erkek koleksiyonları hazırlayacağım demiştim. Ve bir yıl sonra ilk defilemi yine mezun olduğum okulda Taşkışla’da gerçekleştirdim.
Alexander: 2016-17 kış koleksiyonu hazırlarken ilham kaynağın neydi? Koleksiyonun teması, stili, kumaşları ve renkleri neler?
Niyazi: 2016-17 kış koleksiyonumu hazırlarken yine mimariden ilham aldım. Teknolojik gelişmeler ile birlikte yapısal sütrüktürlerin gelişmesi beni her zaman etkilemiştir. Alışık olduğumuz betonarme yapıların aksine son dönem inşaa edilen binalardaki hafiflik, geçirgenlik ve katmanlaşma ilham kaynağım oldu. Renkler siyah, antrasit ve kış beyazı. Her sezon olduğu gibi sporcu kimlğini bırakmayan Niyazi Erdoğan, bu sezon da kış sporlarından ilham aldı. Kayakçı pantolonları ve tulumları günlük hayatımızın formal görünümü ile farklı bir boyuta ulaştı.
Alexander: Niyazi Erdoğan’nın tasarımlarını tercih eden erkeklerin stili ve karakterleri nasıl? Kimin giymesini istersin?
Niyazi: Niyazi Erdoğan markasınının DNA’sına baktığımızda, kendinden emin, lider, organize, geleneklerine bağlı ama yeni deneyimlere açık olduğunu görüyorsunuz. Benim koleksiyonlarımı tercih eden erkekler de tam böyle erkekler.
Alexander: Türk erkeklerin stillerini ve stile bakışları nasıl buluyorsun? Neler eksik, neler fazla?
Niyazi: Türk erkeklerinin geneline baktığımız zaman giyinmekten çok büyük keyif aldıklarını söyleyebiliriz. Gördüğüm kadarıyla iyi kazanan ve belirli bir sosyal statüye ulaşmış erkekler giyisileri için para harcamaktan çekinmiyorlar. Özellikle ülkemizde çok gelişmiş bir bespoke geleneği var. Mesela benim babam hala bir çok giyisisini terzide kendine özel diktirir. Bu ona istediği kaliteyi ve rengi seçme şansı sağlıyor. Son dönemlerde özellikle benim onun için seçtiğim kumaşlardan tek ceketlerini ya da takım elbiselerini diktiriyor. Bunun dışında ve bence en önemli noktalardan biri şu; Türk erkeklerinin en büyük problemi vücutlarını iyi tanımıyor olmaları. Kendilerini nasıl daha ince gösterirler, ya da hangi renkleri tercih etmeliler ki hem sosyal hayatta hem de profesyonel yaşamlarında hem doğru imajı çizebilsinler hem de daha iyi iletişim kurabilsinler. Bir de yanlış aksesuar seçimi beni çok rahatsız ediyor. Aksesuar bir pastanın kreması gibidir. Çok yağlı olursa bayar, çok yavan olursa da pastayı kurutur. Seçimler dozunda olmalı. Renkleri o gün yapılacak olan buluşmaların ya da toplantıların içeriğine göre seçilmeli. Erkekler çok fazla konuşarak kendilerini anlatmayı sevmezler, o sebeple mesajlarını karşılarındakiler aksesuarları ile verirler. Doğru marka saat, düzgün kalıplı bir ayakkabı her zaman iyi etki bırakır. Ben hala sadece ayakkabılarına bakarak bir insan hakkında bir çok fikir yürütebiliyorum.
Alexander: Fırsatın olsaydı dünyada kimin için ve nasıl bir tasarım yapardın?
Niyazi: Fırsatım olsaydı 29 Ekim 1923 tarihinde Mustafa Kemal Atatürk için Cumhuriyet’i ilan ettiği ana özel bir kıyafet tasarlamak isterdim. Yeni bir ülkede ilder bir insanı giydirmek benim marka DNA’ma çok uygun olurdu. Hem Mustafa Kemal Atatürk bugün bile hala stili ile bir çok lidere ilham kaynağı olacak düzeydeymiş.